TÜSİAD Başkanı Yalçındağ, IMF ile ilişkilerin nasıl devam edeceğinin bir an önce açıklığa kavuşturulmasına ihtiyaç olduğunu belirtti.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, PriceWaterHouseCoopers tarafından düzenlenen “Davos’tan İstanbul’a” konulu toplantıda yaptığı konuşmada, dış ticaret ve finansal akımlar sayesinde ülkelerin karşılıklı artan etkileşiminin, dünya ekonomisi büyüme devam ettiği sürece, gelişen ülkeler için olumlu olurken, dünya ekonomisinin yavaşlamaya başlamasıyla önemli bir huzursuzluk kaynağı haline dönüştüğünü söyledi.
Küresel ekonomi ve Euro Bölgesi’ndeki büyüme ve enflasyondaki beklentilere değinen Yalçındağ, dünya ekonomisi yavaşlarken yükselen ekonomilerdeki talebin nasıl seyredeceği üzerinde durulmasında fayda olduğunu ifade ederek, “Geçmiş küresel ekonomi döngülerinde, ABD ekonomisinin yavaşlaması, petrol ve diğer ham madde fiyatlarını da aşağı çekmiş ve dünya ekonomisini yavaşlatmıştı. Ancak son yıllarda gelişmekte olan ülkeler arasında, bölgesel olarak ekonomik ilişkilerin büyük ölçüde yoğunlaşmış olması, bu son ekonomik döngüyü bundan öncekilerden ayırıyor” diye konuştu.
MALİYE POLİTİKALARI DÜNYADA GEVŞİYOR
Davos toplantıları sırasında, dikkatleri fazlasıyla çeken bir değerlendirmenin, IMF’nin yeni başkanı Dominique Strauss-Kahn’dan geldiğini anlatan Yalçındağ, şöyle devam etti: “Dominique Strauss-Kahn, ekonomik yavaşlamanın daha da derinleşmesini önlemek için hükümetleri maliye politikalarını gevşetmeye çağırdı. Ancak, maliye politikası, bu dönemde, sadece bütçe açıklarını tamamen kontrol altına alabilmiş ülkeler için bir opsiyon olabilecek. Tabii Amerika’yı bir istisna olarak değerlendirmeliyiz. Dünyada devam eden bu tartışma, Türkiye açısından da önemli. Burada, önce maliye politikalarının büyüme aracı olarak kullanılması konusunu Türkiye açısından değerlendirip, ardından da küresel ekonomilerde ki son dalgalanmanın Türkiye’ye muhtemel olumsuz yansımalarını önlemek için alınabilecek önlemleri sizlerle paylaşmak istiyorum.”
BÜTÇE AÇIĞINDAKİ ARTIŞ BÜYÜMEYİ ETKİLEYECEK
Yalçındağ, Türkiye’nin geçtiğimiz yıllarda sağladığı yüksek ekonomik performansta, kamu maliyesindeki iyileşmenin önemli rol oynadığını, merkezi hükümet bütçe açığının GSYİH’ya oranının 2003’te yüzde 14.6 seviyesinden 2006 yılında yüzde 0.8 seviyesine inerek son 30 yılın en düşük oranına geldiğini hatırlatırken, ancak seçim atmosferinin etkili olduğu 2007 yılında bu oranın artığını ifade etti.
Yalçındağ, “Bu artış, 2008 yılı için bizi maalesef büyümeyi etkileyecek önemli bir enstrümanı kullanmaktan mahrum bıraktı. Kaldı ki, yerel seçimlerin yaklaşmakta olduğunu bilmemize rağmen, maliye politikasında disiplinin korunacağı varsayımı altında bile, 2008 yılında büyümenin yavaşlaması, vergi gelirlerini azaltacak. Diğer taraftan, Türkiye’nin uluslararası piyasalardaki kredi notunun yükseltilebilmesi için bozulan bütçe disiplinin yeniden düzeltilmesi gerekecek” şeklinde konuştu.
ÖZELLEŞTİRME SÜRECİ HIZLANMALI
Bu bağlamda faiz dışı fazla vermeye devam edilmesinin, özelleştirme sürecinin hızlandırılmasının ve kayıt dışı ekonomiyle mücadelede kararlılığın gösterilmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Yalçındağ, “Özellikle, özelleştirme uygulamaları kapsamında elde edilebilecek gelirlerin 2008 yılından sonra giderek azalacak olması, kalıcı vergi gelirlerinin devamını sağlayacak kayıt dışı ekonomiyle mücadele konusunda hızlı adımlar atılmasını gerektirmektedir. Vergi tahsilatının daha geniş bir tabana yayılmasıyla, hem vergi gelirlerinde kalıcı bir artış sağlanacak, hem de vergi yükü daha adaletli bir şekilde dağıtılmış olacaktır” dedi.
IMF’YLE DEVAM EDİLMESİ EK GÜVENCE OLUŞTURACAK
Makroekonomik politikalar açısından Türkiye’nin IMF ile ilişkilerine de işaret eden Yalçındağ, şöyle konuştu: “IMF ile ilişkilerin nasıl devam edeceğinin bir an önce açıklığa kavuşturulması ihtiyacı var. IMF Anlaşması 2008 Mayıs ayında dolacaktır. Bu tarih, dünya ekonomisindeki belirsizliğin ve istikrarsızlığın muhtemelen zirveye tırmanacağı bir döneme denk gelmektedir. Artan belirsizlik ve risk altında, Türkiye’nin IMF anlaşması ile yoluna devam etmesi, ülke açısından ek bir güvence oluşturacaktır. Belirsizliği en kısa sürede azaltmak için, IMF anlaşmasının bir an önce açıklanmasının yararlı olacağını düşünüyoruz.”
VAKİT GEÇİRMEDEN ÖNLEMLER ALINMALI
Küresel ekonomide büyümenin yavaşlamakta buna karşılık enflasyonun artmakta olmasının, tüm ülkeleri bu süreçten en az yara alarak çıkmalarına imkan sağlayacak önlemleri almaya zorladığına dikkati çeken Yalçındağ, “Türkiye için alınması gereken önlemler belli. Vakit geçirmeden bu önlemleri almalı ve Türkiye ekonomisini yeniden düşük enflasyon hızlı büyüme patikasına sokacak politikaları benimsemeliyiz” dedi.